Yurt içi ve yurt dışı yaygın şube ağları ile 5 binin üzerinde iş insanı, 15 bin üye işletmesi ile Yediyüz bin kişiye istihdam sağlayan, Üyeleri vasıtasıyla da 17 milyar dolar ihracat yapan Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON), kuruluş fikrinin temellerinin atıldığı yıl dönümünde Yeni Genel Merkez Binasının açılışını önceki Dönem TBMM Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın katılımlarıyla gerçekleştirdi.
ASKON’un kuruluş fikrinin yıl dönümü olan 28 Şubatta ASKON Yeni Genel Merkez binasının açılışını gerçekleştirdi. Kur’an-ı Kerim Tilaveti, İstiklal Marşı ve 28 Şubat Sinevizyon gösterimi sonrası açılışta konuşan ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, dövizlerin artışını fırsatçılığa çevirip, vurgun elde etmeye çalışan zihniyete çıkıştı.
Başkan Aydın konuşmasında şunları ifade etti;
Sözlerime başlamadan önce; dün vefatının sene-i devriyesini geçirdiğimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız başta olmak üzere, geçtiğimiz hafta darbeci zalim Sisi’nin katlettiği daha 20’li yaşlarının başında şehadet şerbeti içen kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, sizlerden ruhları için bir Fatiha istirham ediyorum…
Bugün ASKON’umuzun Kuruluş Fikrinin Temellerinin Atıldığı Gün
ASKON tarihi açısından çok önemli ve anlamlı bir günü yâd ediyoruz. Bugün, ASKON’umuzun kuruluş fikrinin temellerinin atıldığı bir gün. Ve bugün, biz yeni Genel Merkez binamız ile dün olduğu gibi vatanımıza ve milletimize, daha iyi şartlarda hizmet edebilmek için sizlerin huzurunuzdayız. 28 Şubatın Türk Demokrasi tarihimizde olduğu gibi, ASKON’umuzun da tarihi açısından çok büyük bir anlamı vardır. Çünkü ASKON tamda bu süreçte rahmetli Erbakan Hocamızın işaretiyle 14 babayiğit ile derneğimizin temelleri atılmıştır.
Hamdolsun ASKON’umuz o günkü milli ve yerli duruşunu koruyup, güçlendirerek, bugün yurt içi ve yurt dışı yaygın şube ağları ile 5 binin üzerinde iş insanı, 15 bin üye işletmesi ile Yediyüz bin kişiye istihdam sağlayan; Üyeleri vasıtasıyla da 17 milyar dolar ihracat yapan devasa bir STK haline gelmiştir.
Darbeler İnsanlarımızı Daha Çok Bölmüş, Ülkemizi Zayıf Kılmıştır
Türk demokrasi tarihi 28 Şubat post-modern darbesinde olduğu gibi, dönem dönem sektelere uğratılmıştır. Her dönemin kendi içinde sözde farklı gerekçeleri olsa da, hedef her daim millet iradesi olmuştur. Darbeler; insanlarımızı daha çok bölmüş, ülkemizi daha zayıf kılmıştır.
Ha keza, 28 Şubat 1997 post-modern darbesinde, millet iradesi ile seçilmiş hükümet, adeta senaristlerin elinden çıkan bir senaryo haline gelmiştir. Sözde düzmece kumpaslar kurularak, dönemin mevcut iktidarı yıkılmış, milletin manevi değerlerine saldırılmış, ülke kaynakları, talan edilmiştir. Bu dönemde; halkını aşağılayan, milletinden uzak, yoz düşüncelerin, halkına zulmünü gördük. İkna odalarını, itibar cellatlığını, sürgünleri, milletin istiklal ve istikbaline ihanetini gördük.
Ve yine, bu ülkenin kaynaklarının heba edildiğini gördük. 28 Şubat sürecinde Anadolu Sermayesi itibarsızlaştırılmış, haysiyetiyle oynanmış, tehdit edilmiş, 20 yıl geriye götürülmüştür.
Bankaların içi, malum zihniyet tarafından boşaltılmış, gecelik faiz % 7.000’lere kadar çıkartılarak bir gece de malum zihniyet KARUNLAŞTIRILMIŞTIR. Türkiye finans sektörü, nerede ise batma eşiğine getirilmiştir. TMSF’ye 18 banka devredilmiş, bu bankaların borç yükü, ağır vergilerle halkımızın üzerine yıkılmıştır. Kamu borcunun 2001 yılında milli gelire oranı yüzde 77,9 olmuş, enflasyon yüzde 70’lere ulaşarak, vatandaşlarımız enflasyon canavarına ezdirilmiştir. 28 Şubatın ülke ekonomisine maliyeti dile kolay, 300 milyar doları bulmuştur.
Nereden bakarsanız bakın, bu rakamsal cinayetler, ülkemizi bir sonraki merhalede IMF belasına muhtaç etmiş, bu beladan kurtulmamız ise yıllarımızı almıştır.
Ülke kaynaklarımız heba edilmeseydi, bugün iktidarımızın büyük özveriler ile, bizlerin hizmetine kazandırmış olduğu köprülere, otobanlara, yüksek hızlı trenlere, havalimanlarına bundan çok daha önce kavuşmuş olacaktık.
Darbeler, demokrasi tarihimizin utanç vesikalarıdır. Öyle ki, o dönemde bugün gibi vatanına ve milletine her zorluk döneminde hizmet etmiş olan ASKON gibi güzide bir kurum da o gün kara listeye alınmış, irtica raporlarına girmiştir.
İhtiyatı Elden Bırakmamalıyız
Hamdolsun, bugün milletin evlatlarının iktidarıyla, bu karanlık tabloları geride bırakmış durumdayız. Lakin, ihtiyatı hiçbir zaman elden bırakmamalıyız. Yurt içinde ve dışında, Türkiye’yi güçsüzleştirmeye çalışan zihniyetin, emellerine ulaşmak için neler yapabileceğini, yakın bir tarihte; 15 Temmuz’da, hep birlikte yaşadık. Bu nedenle; gerçek değerlerimize her daim sahip çıkmalı, birlik ve dirlik içinde olmalıyız. Bugün Dünya’nın ilk 10 ekonomisi içerisinde yer almayı hedefliyorsak, bu, millet sevdalılarının gayret ve çabaları iledir. Bu bağlamda bizlere de büyük sorumluluklar düşmektedir. En büyük sorumluluklarımızdan biri de, kıymetlerimizin değerini bilip ona sımsıkı sarılmaktır. ASKON olarak, hiçbir menfaat gözetmeden buna hazır ve nazır olduğumuzu açıkça belirtmek isterim.
Bu Zihniyet Hangi Eğitimin, Hangi Kültürün Ürünü
Müsaadeleriniz olursa, son günlerde ülke gündemimizi son derece meşgul eden bir ayıbımız üzerine birkaç kelam etmek isterim.
1071 yılından bugüne, İslamla müşerref olan Anadolu topraklarımızda, bugün tanzimli satışları konuşuyoruz. Neden! Yerinde alınan tedbirlerle, kontrol altına alınmasına rağmen, dövizlerin artışını fırsatçılığa çevirip, vurgun elde etmeye çalışan zihniyet yüzünden. Şimdi sormak lazım! Bu zihniyet, hangi eğitimin, hangi kültürün ürünü. Ahilik kültürünü almamış, peygamber mirası el-emin sıfatını taşımamış, bu köhne zihniyeti nereye koyacağız. Evet, sosyal devletçilik bağlamında, devletimiz, bu konuda gereğini yapmaya çalışıyor.
Ayrıca, şunu net bir şekilde belirtmek isterim, bu dönem mücadele dönemidir.
Enflasyon ile mücadele edeceğiz,
Faiz ile mücadele edeceğiz,
İşsizlik ile mücadele edeceğiz,
Bunu özellikle ASKON üyelerimize ve teşkilatıma söylüyorum; Gerekirse, kendimizden feda edeceğiz. Çünkü ASKON ruhu, ASKON Asil Duruşu, ASKON’un haklı zenginliği bunu gerektirir.
Yeni Dönemde Potansiyelimizi Ortaya Koyacağız
- Olağan Genel Kurulumuzda söz verdiğimiz üzere, iki aylık bir dönemi henüz geride bırakmamıza rağmen, hızlı bir şekilde verdiğimiz sözleri, sizlerin de desteği ile bir bir hayata geçirmeye başladık. Bu bağlamda, haftalık ekonomi raporumuzu oluşturarak sizlerle paylaşıyoruz. Yine her ay bir şehrimizde olacak şekilde, ilkini İzmir’de açıklamış olduğumuz ASKON Aylık Ekonomi Değerlendirme toplantılarımıza da başladık. Üyelerimizin ticari faaliyetlerini öncelediğimiz, üye tanıtım filmlerini ASKON Genel Merkez olarak üstlendiğimiz yeni dönemin vaatlerinden olan ASKON TV’mizde yayın hayatına başladı.
Evet, bu yeni dönemde potansiyelimizi ve gücümüzü ortaya koyacağımızdan, hiç şüphemiz yok. İlk etapta; Gine, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde, oluşturacağımız İhracat Üslerimizle, ülke ekonomimizin cari açığına katkılar sağlamayı amaçlıyoruz.
Ve bu görüş doğrultusunda, ASKON Üyelerinden müteşekkil, İzmir şubemiz örneğinde olduğu gibi üretime dayalı, şirket yatırımlarımızı ülke genelinde yaygınlaştırmayı ve 81 vilayette 81 yeni İşletme ile istihdama üst seviyede katkıda bulunmayı hedeflemekteyiz. Ekonomide kümelenme modeliyle, belli illerimizde toplanmış olan yatırım alanlarını, Anadolu’nun çeşitli yerlerine yaymayı da ayrıca hedeflemekteyiz.
Aslan Yattığı Yerden Belli Olur
Tabi, bu planlamaların yürütüleceği yerde, bizler için çok önemliydi. Aslan, yattığı yerden belli olur. Hele ki bu Aslan, Anadolu Aslanı ise yattığı yere daha çok dikkat etmelidir diyerek, ASKON’umuza yakışır bir şekilde, Genel Merkez binamızı yeni müstakil yerine taşıdık. İnşallah ASKON’umuz üreteceği bu projelerle, ülke ekonomimize ciddi katkılar sağlayacaktır. Bu gücü ve iradeyi, Türkiye’de ve dünyadaki ASKON mensuplarımızda YANİ SİZLERDE ziyadesi ile görmekteyiz.
Kapılarımız her daim sizlere açık. Burası sizin eviniz. Sizlerin de kapıları bizlere açık, bunu biliyoruz. Unutmayalım ki, birlikten güç doğar. Birlik olmadan dirlik olmaz. Ve yine unutmayalım ki, Cihan Padişahı Abdülhamit Han’ın belirttiği üzere’’ Birlik ve beraberlikte kuvvet, ayrılıkta sıkıntı ve felaket vardır.
Rabbim birliğimizi daim etsin.
Bu duygu ve temenniler üzere, programımızın açılışına teşrif buyuran, Bakanımız, Başbakanımız, Meclis Başkanımız ve AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve bizim için en önemlisi kıymetli ağabeyimiz, Sayın Binali Yıldırım Beyefendiye ve birbirinden kıymetli siz değerli misafirlerimize çok teşekkür ediyor, hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Yıldırım, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneğinin (ASKON) yeni genel merkez binasının açılışında yaptığı konuşmada, çok anlamlı günde bu açılışı yaptıklarını söyledi.
Bugün 28 Şubat’ın 22. yılı olduğunu belirten Yıldırım, ”Aynı zamanda muhterem hocamız Necmettin Erbakan‘ın ölüm senesi devriyesindeyiz. 8 yıl önce 27 Şubat’ta ahirete intikal eden rahmetli hocamıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun.” dedi. ASKON’un kurulduğu 1998 yılından bu güne Anadolu Sermayesinin sesi olduğunu belirten Yıldırım, bugünlere büyük badirelerle gelen ASKON’un bir çok şeyi başardığını belirtti.
Yıldırım, bin yıl sürecek postmodern darbeyi 4 yıl sonra tersine çevirdiklerini anlatarak, şöyle devam etti:
”Rabbimize şükürler olsun ‘bir daha siyaset yapmasınlar’ diye etmedikleri bırakmadıkları kadrolar bu ülkeyi 16 yıldır yönetiyor. Onlar istediler ki Anadolu insanı bu devletin kadrolarından, üniversitelerinden, iş dünyasından uzak dursun. Toplum mühendisliği, balans ayarı yapmaya çalıştılar. Siyasete ve demokrasiye müdahale ettiler. Milli iradeyi baskı altına almaya çalıştılar. 1997 yılında millet iradesiyle seçilmiş iktidarı 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de yaptıkları gibi gayrimeşru müdahalelerle yıkmaya çalıştılar. Yönetime el koyamadılar ama sokaklarda tankları yürüterek gözdağı verme cüretini gösterdiler. Hükümeti istifaya zorladılar. Bize yapmadılar mı zannediyorsunuz? Kalıntıları bizimle de uğraştılar. Cumhurun adını kullandılar. ‘Cumhuriyet mitingleri’ dediler ve insanları sokağa döktüler. Andıçlar yayınladılar. Fısıltılar yayarak ‘postal seslerini duymuyor musunuz?’ dediler. Sandılar ki milli iradeyi bir kez daha yıldırabilecekler. AK Parti iktidarı, onun lideri Recep Tayyip Erdoğan onları tarihe gömdü. Cumhurbaşkanımız sürekli söylediği bir şey var; ‘dik dur eğilme, bu millet seninle’. Biz 16 yıldır darbecilere karşı dik duruyoruz. 16 yıldır bu iktidarın içerisinde çeşitli kademelerde görev alan kardeşiniz olarak bu süreçleri diğer milletvekili arkadaşlarımızla beraber yaşadık.”
‘Muhtar bile olamaz’ dedikleri Recep Tayyip Erdoğan‘ın milli iradenin tecellisiyle cumhurbaşkanı, başkomutan olduğunu hatırlatan Yıldırım, ”Ama yine durmadılar. Vesayet müdahalelerini sürdürmeye devam ettiler. İçeriden, dışarından denemedikleri yol bırakmadılar. Gezi olayları, 17-25 Aralık yargı darbe girişimleri ve nihayet 15 Temmuz alçak FETÖ darbe kalkışmasıyla ülkemize, demokrasimize, insanımıza çok büyük yanlış yaptılar. Kendi topunu, tüfeğini asker kılığına giren hainlerle millete doğrulttular.” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, Türkiye’nin darbelerle, müdahalelerle, terörle anılan ülke olmaması gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Eğer Türkiye’de darbe olmasaydı güçlü ve istikrarlı siyasi yönetimler iş başında olsaydı, bugün Türkiye dünyanın yedinci büyük ekonomisi olacaktı. Darbelerin bize maliyeti 10 büyük ekonominin kaybıdır. 17 yerine bugün Fransa‘dan sonra yedinci ekonomi Türkiye olacaktı. Ama 70’lerde, 80’lerde ve 90’larda hatta bizim dönemimizde karşılaştığımız milli iradeye yönelik, millet egemenliğine yönelik müdahale ve müdahale girişimleriyle 10 sıra birden geriye düştük. Son 16 yıl içerisinde boş durmadılar, hep yapmaya çalıştılar. Bunların bir kısmını vatandaşlarımız biliyor, bir kısmını bilmiyor. Daha iktidara geldiğimiz ilk günlerde 19 Kasım dün gibi hatırlıyorum hükümet açıklanmış, 8 Ocak’ta zehir zemberek bir bildiri açıkladı asker. O bildiri 27 Nisan e-muhtırasından çok daha ağır mir muhtıraydı. O gün bir şey oldu. Diyarbakır‘da bir uçak düştü, 56 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bunların bu bildirisi güme gitti. Bir buçuk aylık iktidar anayasayı değiştirecek çoğunlukla gelmiş iktidar ne yaptı da bir buçuk ayda laiklik elden gitti. Ne yaptı da cumhuriyetin temel ilkelerine, değerlerine karşı bir tehdit oluşturuyor.”
”367 hukuk tarihinde bir icat bir garabettir”
Türkiye’de Cumhurbaşkanı seçtirilmediğini ifade eden Yıldırım, o dönemde yeni icatların ortaya çıkarıldığını kaydetti.
Yıldırım, 367’nin hukuk tarihinde bir icat, garabet olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
”Hiçbir devirde hiçbir yerde de izahı olmayan bir iştir. Ama yüksek yargıda en yüksek yere gelmiş insanlar bunu çok büyük bir buluş gibi onu o gün piyasaya sürdüler. Maksat milletin iradesi cumhurbaşkanlığına yansımasın. Onun üzerine bizde dedik ki; ‘madem öyle bu işin kararını millet versin’. Hem genel seçime gittik hem referandum yaptık ve o andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti parlamento tarihinde sorun olan cumhurbaşkanlığı seçimini doğrudan milletin seçmesi yönünde kararı aldık. Bununla yetinmediler. Başka yargı üzerinden operasyon yapmaya çalıştılar. Daha sonra 17-25 Aralık, 15 Temmuz, Gezi Olayları bütün bunların bir sonucu var. Bazen FETÖ’cü, bazen ulusalcı kılığında geliyorlar, bazen başka kılıklarda geliyorlar Ama zihniyet hiç değişmiyor. Millet iradesini, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini yine milletin meclisinde olduğu gerçeğini bir türlü kabullenemiyorlar.”
28 Şubat’ın Türkiye’ye zararının 400 milyar dolar olduğunu anlatan Yıldırım, ”Onlar yıkıp, dağıtıp yok etmeyi bilirler. Faturayı millet ödüyor, bizler, sizler.” dedi.
Yıldırım, AK Parti’nin iktidar olarak 16 yıl boyunca halkın sırtındaki yükü azaltmak için çalıştığını dile getirerek, ”Bir yandan vesayet odaklarıyla mücadele ederken bir yandan da Türkiye’nin kalkınması, refahı için gece gündüz demeden cumhurbaşkanımızla birlikte gayret ettik. Tabiri caizse şeytan taşlamaktan arta kalan vakitlerde de milletin refahı, kalkınması için gayret ettik. Çok şükür Rabbim çabalarımızı boşa çıkarmadı. İşimiz bitti mi? Hayır daha yapacak çok işimiz var. Her seçim bizim için yeni bir müsabakanın başlama düdüğü anlamına geliyor. 31 Mart, 2023 hedefimiz için final maçımız olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul ve Türkiye için önemli planların olduğunu ifade eden Yıldırım, İstanbul tek başına bir ülke olsaydı Avrupa‘nın 13’üncü, dünyanın da 41’inci büyük ülkesi olacağını belirtti.
Yıldırım, İstanbul için güzel bir çok projenin olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
”Güvenlik, yeşil alan, İstanbul ekonomisini geliştirecek vizyon projeler, trafik ve ulaşımla ilgili asgari düzeye indirecek alt yapı projeler, yaşam kalitesini arttıracak kültürel ve sosyal faaliyetleri daha da yaygınlaştıracak projeler, özellikle gençlerin daha fazla katılacağı İstanbul’un geleceğini akıllı şehir projeleriyle çok daha önemli bir noktaya taşıyacak. İstanbul’da bir teknoloji üssü kuracağız. Burada gençlerle girişimcileri, iş adamlarını bir araya getireceğiz. Gençler bizim en büyük zenginliğimiz. Ortaya koyacağımız projelerle 500 bin İstanbulluya iş imkanı sağlayacağız.”
”Bir operasyonla karşı karşıyayız”
Yıldırım, girişimciliği, özel sektörü üretime teşvik etmenin önemli olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
”Başbakanlığım döneminde aldığımız tedbirlerle yatırım ortamı 17 basamak birden iyileşti. Hatırlayın 2017 yılı Türkiye’nin ekonomide şaha kalktığı yıl. O yıl için ‘Türkiye büyük bir krizde batacak yok olacak yerle bir olacak’ deniliyordu. Tam referandum öncesi bunlar söyleniyordu. Ama sayın cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde aldığımız hızlı kararlarla, tedbirlerle 2017’de 7,4 büyüdük. Çin’den sonra dünyada ikinci büyük büyümeyi Türkiye gerçekleştirdi. Şu an karşı karşıya bulunduğumuz durum geçici bir durumdur. Bir operasyonla karşı karşıyayız. Döviz kuru üzerinden bir operasyona maruz kaldık. Dolasıyla bunun getirdiği bazı sıkıntıları yaşıyoruz. Fakat mutlaka bu üstesinden geleceğimiz bir durumdur. Yeter ki biz el ele verelim, gayret edelim ve geleceği birlikte inşa edelim.”
Konuşmaların ardından kurdele kesilerek ASKON yeni genel merkez binası hizmete açıldı.
Ayrıca Yıldırım’a günün anısına hediye takdiminde bulunuldu.
Açılışa milletvekilleri, kaymakamlar, belediye başkanları, birçok üst düzey bürokrat, İş Dünyasının Başkan ve temsilcileri, yerel temsilciler, ASKON üyeleri, basın mensupları ve misafirler katılım sağladı.